Ayasofya Müzesi: Şaşkına Döneceğiniz 9 Bilgi

Dünyanın Sekizinci Harikası! Ayasofya Müzesi

İstanbul’un tarih kokan bir şehir olduğunu yedi cihan duymuş durumda. Kiliseler, camiler, saraylar, adalar ve daha niceleri İstanbul’u gezilesi bir şehir yapan unsurlardandır. İstanbul’da yaşayıp henüz tarihi dokularla tanışmamış pek çok insan olsa da artık ülkemizi daha yakından tanımak ve tarihi yapılara sahip çıkmak için yola çıkıyoruz. Bu yazımızda ise Doğu Romalı Philon’un dünyanın 8. harikası olarak gördüğü Ayasofya Müzesi’ni tanıtıyoruz. A’dan Z’ye Ayasofya Müzesi hakkında bilgi almak için yazımızı okumaya devam etmelisiniz.

Ayasofya Nerede? Ulaşım – Nasıl Gidilir?

Bizans’ın en ihtişamlı eseri olan Ayasofya Müzesi, İstanbul il sınırı içindedir. Şahsi aracınızla gitmek istediğiniz durumda, Fatih semtinde Sultanahmet Meydanı’nda yer alır. Arabanızı trafik için uygun bir noktada bırakıp etrafı tarihi yapılarla dolu olan Sultanahmet Meydanı’na doğru yürüyebilirsiniz. Ayasofya Müzesi, sizi Sultanahmet Camii karşısında karşılayacaktır.

Toplu taşıma araçlarını kullanarak da Ayasofya Müzesi’ne ulaşabilirsiniz. Bağcılar ve Kabataş hattı üzerinde çalışan tramvayı kullanmak daha pratik bir seçim olur. Bu güzergahtaki tramvayı kullandığınızda, Gülhane yahut Sultanahmet durağında inip çok kısa bir şekilde yürüyerek müzeye varabilirsiniz. Müzeye ulaşım seçeneklerinden bir diğeri de Eminönü’nden hareket etmek olabilir. Bunun için Eminönü’nden kalkış yapan otobüs ve trenleri tercih edebilirsiniz.

Ayasofya Giriş Ücreti ve Ziyaret Saatleri 2019

İstanbul gezi programınızda Ayasofya Müzesi yer alıyorsa öncelikle Ayasofya Müzesi saatleri hakkında bilgi almalısınız. Resmi günlerde ve özel günler için ziyaret saatlerinde birtakım değişiklikler meydana gelebilir. Yaz ve kış saati uygulamasına göre de kapanış saatleri belirlenmiştir. Bu duruma göre Ayasofya ziyaret saatleri:

• Yaz döneminde 09.00 – 19.00
• Kış döneminde 09.00 – 17.00

Ayrıca dini bayramların ilk günü Ayasofya Müzesi, yarım gün ziyarete kapalı oluyor. Eğer bayramlarda İstanbul’da olup Ayasofya Müzesi’ni görmek isterseniz, çok erken saatlerde gitmenize gerek yoktur.

• Ayasofya Müzesi giriş ücreti 2019 senesi için henüz netlik kazanmasa da en güncel giriş ücreti bilgisi; yetişkin için 60 TL’dir. 2019 yılı içinde de bu rakamda olması bekleniyor.

Ayasofya Tarihçesi ve Mimari Özellikleri

Tarihe ve sanata meraklı kişiler için Ayasofya Müzesi hakkında bilgiler listemizi, biraz daha genişletmek istiyoruz. Ayasofya hem kilise hem de cami olarak faaliyet gösteren dünyanın en çok ilgi gören mimari yapılarından biridir. Bizans ve Osmanlı halkının ilgisi ile şu güne kadar ayakta kalmış ve tarih sayfalarına adını yazdırmıştır. Yaklaşık 50 metre yüksekliğindeki kubbesi ile halk tarafından devasa bir yapı olarak benimsenmiş ve doğaüstü özelliklere sahip olduğu zannedilmiştir. Ayasofya üzerine rivayet edilen efsaneler de bu bilgiyi doğrular niteliktedir.

1453 senesinden sonra Müslümanlar tarafından alınan Ayasofya, çeşitli onarım ve bakımlardan sonra halka açılmıştır. Ayasofya’nın düzenlenmesinde emeği olan Mimar Sinan, bu yapının yeniden canlanmasında etkili olmuştur. Ayasofya’nın iç yapısı kadar dış mekanı da önemlidir. Bahçesinde 4 Osmanlı Padişahının mezarı yer alır. Padişah türbelerini ziyaret etmek için herhangi bir giriş ücreti ödemenize gerek yoktur. Açık bir mekanda olduğu için ziyarete her zaman açıktır.

Ayasofya Müzesi tarihi açıdan her millet için önem arz eder. Peki bu yapının mimarı kimdi? Ayasofya, Bizans İmparatoru Justinyen tarafından inşa edildi. İnşaatın tamamlanması yaklaşık 5 yılı buldu. Dönemin imkanlarını ve neredeyse 11.000 kişinin çalıştığını düşündüğünüzde, bu eserin yapılması için ne kadar emek harcandığını tahmin edebilirsiniz.

Ayasofya Müzesi özellikleri arasında yoğun kullanılan mozaikler oldukça ilgi çekicidir. İç cephelerde bulunan mozaikler, Meryem Ana ve Hz. İsa’yı resmetmiştir. Ayasofya’nın geçmişine bir mercek tutulduğunda yaklaşık 900 yıl kilise, 500 yıl da cami olarak aktif olduğu tespit edilir. Mimari açıdan bu kadar ilgi görmesinin bir nedeni de inşa sırasında Justinyen tarafından getirilen taş parçalardır. Bu parçaların Aspendos, Tarsus ve Efes kentlerinden getirildiği tarihi kaynaklarda yer alır.

Yüzlerce yıl kilise ve cami olarak ziyaret edilen Ayasofya, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından, Bakanlar Kurulu’nun kararı ile müzeye dönüşmüştür. 1 Şubat 1935 tarihinden itibaren yerli ve yabancı turistlerin ziyaretine açılmıştır.

Ayasofya Hakkında Hiç Duymadığınız 9 İlginç Bilgi

1) Ayasofya Müzesi’nin isim hikayesi ise oldukça ilginçtir. Önceleri şehrin en büyük kilisesi sayılan Ayasofya, “Megali Ecclesia” olarak bilinmekteymiş. Bu kelime ise büyük kilise anlamını taşırmış. Biraz zaman geçtikten sonra bu kilise Thea Sophia olarak anılmaya başlanmış. 5. yüzyıla doğru ise Hagia Sophia olarak isim değiştirmiş. Hagia Sophia ise kutsal bilgelik anlamını taşır.

2) 14. yüzyılda yaşanan depremlerden büyük şekilde etkilenen Ayasofya, halktan alınan vergiler sayesinde yeniden onarılmış ve 1354 senesinde kilise olarak ibadet için açılmıştır.

3) Ayasofya’nın inşaat zamanında bir melek hikayesi duyulmuştur. İnşaatta görevli olan kişilerin, bir gün yemek vaktinde inşaatı bir kişiye emanet etmesi gerekli olmuş. Aralarında en genç işçiyi seçmişler ve yemek süresi boyunca inşaata sahip çıkmasını belirtmişler. Genç işçi inşaatı beklerken, aniden bir kişi çıkmış ve uzun süre işe ara verildiğini artık işçilerin geri dönmesinin gerektiğini söylemiş. Görevli de inşaatı bırakıp gidemeyeceğini söyleyince, birden beliren kişi onun yerine etrafa göz kulak olacağını belirtmiş. Daha sonra bu durumu ustalarına anlatan genç, gördüğü kişinin özelliklerini de söylemiş. Bu kişinin bir melek olduğunu ve Ayasofya’yı korumakla görevli olduğunu anlamışlar. Bu meleğin sonsuza kadar Ayasofya’yı koruyacağına inanmışlar.

4) Efsaneye göre, Ayasofya’nın kapılarından biri olan İmparator Kapısı’nın da bir hikayesi var. Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u kuşattığı anlarda Ayasofya’daki papazlar kapının önünde balık kızartıyormuş. İstanbul’un kuşatılacağını anlayan balıklar o an ilahi bir güçle isyan etmiş ve tavadan sıçrayıp o sırada taş gibi katılaşmıştır.

5) Ayasofya’nın kiliseden camiye dönüştürülmesi sırasında yapıya İslami unsurlar eklenmiştir. Bu eklemeler arasında ayetler ve dört büyük halifenin isimlerinin yer aldığı levhalar yer alıyor.

6) Ayasofya’nın gizemli özelliklerinden biri de İstanbul Fethi sırasında elindeki kutsal kase ile kaybolan papazdır. Papaz fetih sırasında vaaz verdiği anda, elindeki kutsal kaseyi de alıp kapıların birinden kaçmış. Papazın geçmesinden sonra bu kapı da ardından kapanmış ve bir duvar haline gelmiş. Efsanedir ya papazın hala orada kutsal kase ile beklediğine inanılırmış.

7) Ayasofya’ya gittiğinizde Ağlayan Sütun adıyla bir yapıyı göreceksiniz. Bu yapının hikayesi ise Meryem Ana’dan gelmektedir. Hz. İsa’nın işkenceye maruz kaldığını duyan Meryem Ana, evindeki bu sütuna yaslanarak ağlamış. Gözyaşları ise bu taşı şiddetli şekilde delmiş geçmiş. Ayasofya’nın yapım aşamasında ise bu sütunun kilise olması istenmiş. Kutsal sayılan sütun, müzeye gelen turistler tarafından yoğun ilgi görmektedir. Dilek tutanların parmaklarını bu deliğe sokup dilek tuttuğu bilinir.

8) Ayasofya’nın gizemli kapılarında birçok ilahi mesaj bulunuyor. Bunlardan en dikkat çekeni ise güney tarafında bulunan bir kapı oluyor. Bu kapının üzerinde Hz. Hızır’ın kıyamet tarihini not aldığı ifade edilir. Taşta yazılana göre – On sekizinde yevm-i Pazar, sene 1038 – kıyamet tarihi olarak not düşülmüş.

9) Ayasofya Müzesi’nin kubbelerine dikkatli şekilde bakıldığında çok dayanıklı bir yapıya sahip olduğu hissedilir. Bu hissin oluşmasında bir sır saklıdır. Kubbeler yapıldığında papazlar tarafından kubbe yapısında eski peygamberlerin kemiklerinden de eklenmesi söylenmiştir. İmparator papazların bu emrini dikkate alarak Arap ülkelerinden peygamber kemikleri getirerek kubbenin yapısında yer almasını sağlamıştır. Rivayetlere göre bu özellik, Ayasofya’yı sonsuza kadar güçlü tutacaktır.

Gezi Rehberi kategorisini ziyaret edebilirsiniz.